Icona Pop - Nights Like This

Kitsuné Maison ekibinin Kasım 2010'da çıkarılan 10uncu toplamasında dinlediğimiz ve kalbimizde taht kurmuş bir gruptu Icona Pop. İsveçli iki kadından müteşekkil grup elektronik pop yapıyordu. Son yıllarda Robyn gibi fazla pop şarkıcıları ünlü etmiş olan İsveç'ten Büyük Britanya'ya ve oradan da Avrupa'ya sağlam girişi bu kadınların yapacağını düşünüyorum şahsen. Zira sitelerinde de göründüğü üzere Londra'da konser üstüne konser veriyorlar. Kitsuné'deki muhteşem şarkıları Manners ve aynı adlı yeni albümlerinin çıkış parçası Nights Like This'in birbirinden güzel ve iddialı klipleri aşağıda. (İkinci klibin bazı yerleri bana zorlama geldi biraz.)

She Past Away

İşte Türkiye'nin Neoplast'tan sonraki yegane darkwave-postpunk-gotik grubu She Past Away. Bursalı grup okuduğum kadarıyla yeni kurulmuş sayılır ama Remoov Records bünyesine girmiş. MySpace sayfası burada. Last.Fm'de de iki klipleri ve haklarında bilgi var.

Ayrıca konserlerinde B-Movie'den Nowhere Girl'ü de coverladılar ve kalbimi dipten ve derinden çok fena fethettiler. Bursa'da konserleri falan olursa bi gitmek lazım galiba...

Françoise Hardy - Comment Te Dire Adieu

İşte blog yazarınız aeiou'nun aşık olma noktasına en yakın olduğunda dinlemekten keyif aldığı şarkılardan biri: Françoise Hardy'den ilk çıkış parçası olan Comment Te Dire Adieu?, yani Türkçe mealiyle "Sana nasıl hoşçakal denir..." Sözlerin yazarı Serge Gainsbourg tabii ki. 1968'te çıkan şarkıyı Françoise'dan sonra Serge, Jane Birkin'le takılmaya başladığında ona da söyletmişti. Ancak beste 1966'da "It Hurts To Say Goodbye" adıyla Amerikalı şarkıcı Margaret Whiting için yapılmış aslında. Tüm şarkıyı Gainsbourg'a atfetmek doğru olmaz kısacası. Yine de Gainsbourg nakaratının aşağı yukarı çevirisi sizlerle (Okuduktan sonra şarkının ruhunun nereden geldiği daha anlaşılır hale gelecek, eminim):

"Hiçbir koşulda mutsuz reflekslere sahip olmak istemem.

Bana sana nasıl hoşçakal deneceğini daha iyi anlatman gerekiyor."

Hurts - Happiness

İngiliz synthpop ikilisi Hurts hakkında uzun zamandır orda burda bloglarda falan yazılıp çiziliyor, mutlaka duymuşsunuzdur. Duymadıysanız bile aşağıdaki şarkıyı mutlaka televizyonda gördüğünüze eminim. Bütün yaz bu şarkı döndü dreamde. Synthpop gibi çok dinlenmeyen bir müzik türünün bu şekilde popüler oluşu hoşuma da gitmedi değil aslında; ancak 6 Eylül 2010 tarihinde çıkan Happiness adlı albümleri beni büyük hayalkırıklığına uğrattı. Çıkış şarkısı "Better Than Love" ve "Wonderful Life" hariç albüm beş para etmez. Ayrıca albüm synthpop değil; bildiğin pop... Albümün en güzel parçasını şimdi dinliyor ve izliyoruz:

Little Boots - Mathematics

Tüm synthpop-darkwaveseverlerin, geçen yıl Maida Vale stüdyolarında Gary Numan ile yaptıkları kayıtların (linkte yutubdaki kayıtların ilk bölümüne ulaşabilirsiniz) üzerine bağrına bastığı indie-pop-disco şarkıcısı Little Boots'un benim için asla unutulmayacak öze dönüş parçası Mathematics'tir kesinlikle. 80'lerden bir kısa film tadında, izlemeye doyulmayan, homofobiklerin sinir olacağı enfes de bir klibi var ayrıca. Şarkının sözleri konusunda iddialı konuşamayacağım kesin tabii; zira "Seninle beni topla, aşkımıza böl..." falan gibi uyduruk sözleri eskiden Kral'da dönen popçularımız da yazıyordu yanlış hatırlamıyorsam ama yine de şarkı güzel canım. Sezar'ın hakkı Sezar'a.

Yutub dışında farklı bir kaynak da burada.

Charlotte Gainsbourg - Time of the Assasins

Charlotte ablanın IRM albümünden çıkardığı yeni single: Time of the Assasins. Ablanın bu şarkısı da beni benden aldı gerçekten. Özellikle nakaratı.

Aslında klibinde Antichrist filminin izlerini de bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Kendini arayan Şarlot'u izliyoruz şimdi:

Yukarıda dailymotion videosu mevcut. Alta da youtube'u koyuyorum.

Bu arada bu kıza da çok üzülüyorum gerçekten.

Sen git süper güzellikteki manken anneye çekme de çirkin babaya benze, iyi mi?

MGMT - Congratulations

Tüm müzik blogları MGMT'ın yeni albümü Congratulations hakkında birşeyler karaladı; biliyorum. Bizim blog zaten gerçek bir müzik blogu sayılmaz, keyfimize göre yazdığımız için kafamıza göre takılıyoruz. Her neyse; albüm için hep bir öze dönüş eleştirisi/yorumu yapıldı. Last.fm kullanıcıları ve albüm dinleyicileri tarafından albümün en güzel parçası olarak nitelendirilen parçayı sizinle paylaşmak isterim.

İlk dinlediğimde bir anda gözlerimin önüne Velvet Goldmine sahneleri geldi mi? Geldi. Steve Harley & Cockney Rebel'i, Marc Bolan'lı T-Rex'i, David Bowie'yi falanı filanı çağrıştırdı mı? Çağrıştırdı.

Güzel mi? Çok.

Hole - Skinny Little Bitch

Geçmişe saygı duruşu zamanıdır.

Courtney'i özlemişim.

Kasım 2006, Londra'da Waterstones'da imza sırasında seni görmek için iki saat boyunca ayakta dikilmekten hiç yorulmadım. Botokslu dudaklarınla ismimin ne kadar tuhaf olduğunu söylediğinde de sadece gülümsedim. Ne kadar yaşlanırsan yaşlan, içten olduğun sürece seni hala seviyorum.

John Carpenter - The End

Ben işte bu şarkıya deliriyorum dün geceden beri. Benim ayıbım; çok geç keşfettim... Neyse ki keşfettim. Bu muazzam melodiyi dinleyemeden ölmek istemezdim zira.

Hatırladınız mı bunu? Ben şahsen ilk dinlediğimde hiç mi hiç hatırlamamıştım ama yollanan linke bakınca hatırlamamak zor zaten. Nuri Alço işte bu şarkıyla kızları kendinden geçirip ırzlarına geçiyormuş. Meğer şarkı Türkiye'de çok revaçtaymış son bir iki yıldır... Ve meğer bu şarkı bildiğimiz sevdiğimiz Holivud yönetmeni John Carpenter'ın 1983 tarihli The End adlı bestesiymiş! Üstelik adam yönetmen olmak dışında composermış! Filmlerinin müziklerini kendisi yapıyormuş ya! Pes bana bunları yeni öğrendiğim için... Bu şarkıyı da aradım taradım ama hangi filmde kullandığına dair net bir bilgi bulamadım. Anladığım kadarıyla bu yalnızca beste olarak yapılmış. Diğer filmlerinin soundtracklerini de indiriyorum... Daha güzel bir şarkıya rastlarsam hemen eklerim.
Giorgio Moroder bir, John Carpenter iki olsun.

Hangisi

Nouvelle Vague - In a Manner of Speaking

Martin.L.Gore_-_In_A_Manner_Of_Speaking
magabalu. -

Hangisi...

WUFI - Le Titre

Türk grubu WUFI'nin son klibi Le Titre. Hastası oldum. Japon yönetmen Seijun Suzuki'nin 1967 yapımı "Koroshi no rakuin" (Branded to Kill) adlı filminden esinlenilmiş. Tabii ben bu filmi izlemedim, hatta ayıptır söylemesi duymamıştım bile. Her neyse. İstanbul'u klipte siyah beyaz gece halinde görmek çok hoşuma gitti.

Aynı Hissi Verenler No: 1

Arak diyecektim, demedim ama esinlenme diyebiliriz. Şimdi eski hitlerden The Korgis'i dinliyoruz: Everybody's Gotta Learn Sometime.

Şarkının Beck coverını Eternal Sunshine of The Spotless Mind'ın soundtrackinden hatırladığınıza eminim. (Aslında şarkıyı tek yorumlayan Beck değil; Army of Lovers'dan Erasure'a, Queen'den Zucchero'ya pek çok şarkıcı bu şarkıya bulaşmış zaten.) En çok hatırlanan versiyon Beck olduğu için onu da paylaşayım:

Şimdi de Groove Armada'dan Think Twice'ı dinleyin lütfen.
O da burada:

Özellikle Beck yorumuyla aynı hissi vermiyor mu? :)

Arak No:1

Bugüne dek pek çok parçanın pek çok diğer parçadan arak olduğunu düşündüm. Aklıma geldikçe yazacam.
Eve gelirken mp3 çalarda çalan parçaların biriyle başlıyorum. Dinleyin görün:

Efendim, bu dinlediğiniz çok sevdiğimiz bir abla olan Nikka Costa'dan "Everybody got their Something" adlı single. Çıkış yılı 2001. Tam tarihi söylemek gerekirse Mayıs 22.


Bu dinlediğiniz ise Garbage'dan "Cherry Lips" adlı şarkı. "Beautiful Garbage" adlı albümden. Çıkış yılı? 2001. Eylül!
Zaten Nikka Costa'yı hep Garbage'dan daha çok sevmişimdir...

Florence and The Machine - Kiss with a Fist

Bu kızımıza da hastayım vesselam. Hele de bu şarkısına. Şu sözlerin tutkusuna bakar mısınız lütfen? Sen bana vurdun, ben sana patlattım, sen bana tabak fırlattın, ben de yatağı ateşe verdim. Ah be, aşk dediğin böyle olsun işte ya!

müslüman mahallesinde salyangoz sataraktan yeni yılın anlam ve önemi

Tom Waits ve bize damat gelen Bauhaus'un Peter Murphy'sinden film gibi bir cover düet. Parçanın aslı Porn Orchard' ın imiş, ben dinlemedim bilmiyorum...

"This time of the year makes me sick to my guts
all this good cheer is a pain in the nuts
when it's your career to be down in the dumps
tidings of comfort and joy really suck"

Anthrax - Antisocial

Eski tüfeklere bayram. Anthrax'tan Antisocial geliyoooor!

Waldeck - Our Day Will Come

Balkonda The Marmara'nın ve geçen uçakların ışıklarını izleyerek yakılan bir sigara eşliğinde bu şarkıyı dinlemenin keyfine paha biçilemez. Israrla deneyiniz.

11 Aralık 2009: Waldeck Bronx'ta...

Marina and The Diamonds - Seventeen

Kızı görüp adını duyar duymaz Yunan asıllı olduğuna emin olmuştum zaten. Asıl adı Marina Diamandis. The Diamonds kısmı grup adı falan değil yani. Soyadının modifiye edilmiş hali...

Pek tarzım olmamakla beraber yaz aylarından beri favori şarkılarım içerisinde yer alan aşağıdaki aksak parçayı paylaşmak istiyorum:

goldie ve san'at aşkı

Drum'n bass'ten kazandığı paralarını "uzun vadede altından daha iyi yatırım mı var, parasız kalacağıma dişsiz kalırım daha iyi" deyip dişlerini çil çil altınla donatan Goldie, 4. sergisini de Londra'da açmış. Sergi açılışında Tracey Emin'in yorumu da "oldukça farklı, daha ziyade rock'n'roll, yarı porno, yarı vahşi, epey gençlik dolu" şeklinde. Tabiki de Goldie'nin sergilediklerini görünce, "Haydi Goldie sokağa" demekten kendimi alamıyorum...

Röyksopp - The Girl and The Robot

Hiç eskimeyeceğine inandığım güzel marş. Yitip gitmesin istedim.